1- Et ve süt üreticilerinin maliyetlerinin azaltılması için yeni kararlar alındı. Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi’nin aldığı kararlara göre; TMO tarafından uygun fiyatlı arpa ve mısır satışı tekrar başlatılacak. Üretici ile aradaki fiyat farkının nedenleri araştırılacak. Tarladan sofraya kadar tüm aşamalar analiz edilecek.
Sizce Komite’nin bu yeni kararlarının piyasalara etkisi ne olur? Maliyetlerde düşüş yaşanır mı?
Ülkemizde adeta kronik bir sorun haline gelen en önemli konulardan biri tarladan sofraya üretici ile tüketici arasındaki fiyat farkıdır. Meyve, sebze, et, süt ve ürünlerinde kısacası gıdada üretici tüketici arasındaki fiyat farkı mevsimsel olarak değişiklik göstermekle beraber özellikle kış aylarında 7-8 katlara kadar çıkmaktadır. Bu kadar büyük farkın oluşması makasın açılması üretici tüketici arasındaki zinciri oluşturan ara kademelerin sayısının ve kar marjlarının yüksek olmasıdır. Aslında ülkemizde üretici ile tüketici arasında üretici örgütlerinin olması makasın daralmasını sağlayacak en önemli unsurdur. Ancak ülkemizde üretici örgütlerinin idari ve mali açıdan güçlü olmaması ve profesyonelce idare edilmemesi nedeniyle üretici örgütlerinin yer almamasından kaynaklanan bu boşluğu aracılar doldurmaktadır. Nakliye, ambalaj, lojistik, kar marjı, rüsum, komisyon gibi giderlerin yanı sıra fire gibi giderler tüketiciye sunulan ürünün fiyatında etkisi olmakla beraber makasın açılmasında simsar, tüccar, pazarcı vb. aracıların sayısının fazla olması, kar marjlarının yüksek olması etkili olmaktadır. Bu nedenle Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi ara kademelerin sayısının azaltılması, disipline edilmesine yönelik çalışmalar yapmalıdır. Komitenin “Tarladan sofraya kadar tüm aşamaların analiz edilmesi” kararı bu çerçevede oldukça isabetli bir karar olmuştur. Yapılacak köklü çözümler tüketiciye sunulan ürün fiyatlarında düşüşü sağlayacaktır. Diğer taraftan Gıda Komitesince alınan uygun arpa ve mısır satışı kararı elbette yetiştiricinin girdi maliyetlerine olumlu yansıyacak ve beklenen düşüş sağlanabilecektir.
2- Komite’nin bu yeni kararlarından sonra et ve sütte raflarda indirim görür müyüz?
Komitenin aldığı bu karar meyve sebze ürünlerinin yanı sıra et, süt ve ürünlerinde de market ve kasap fiyatlarında kısmi bir düşüşe neden olabilecektir. Ancak burada önemli bir ayrıntı dikkatten kaçırılmamalıdır. Şu anda yüksek girdi fiyatlarından dolayı üreticide üretim maliyetleri çok yükselmiştir. Tüketiciye makul fiyatlarla ürün sunulabilmesi yapılacak olan analiz çalışmalarının kararlarının radikal bir şekilde uygulanmasının yanı sıra üreticide maliyetleri yükselten girdi fiyatlarının makul seviyelere çekilerek üretici ve yetiştiricilerin desteklenmesidir. Komitenin yeni kararlarından sonra et ve sütte beklenen düzeyde olmasa da indirim görebiliriz ancak denetim mekanizmalarının aktif olarak hayata geçirilerek market ve kasaplardaki fiyat değişimleri mutlaka mercek altına alınması gerekmektedir. Tüm zorluklara rağmen bizim üretmede bir sorunumuz yok. Dün olduğu gibi bugün de yarınlarda da rafları ürünsüz bırakmayız. Ama raflardaki ürünlerin de uygun fiyatlardan tüketicilerimize ulaşması en temel arzumuzdur.
3- Et ve süt üretiminde arz sorunu var mı? Türkiye olarak, ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek durumda mıyız?
Ülkemizin TUİK 2021 yılı verilerine göre kırmızı et üretimi 1 milyon 952 bin ton, süt üretimi ise 23 milyon 200 bin tondur. Toplam kırmızı et üretiminin yaklaşık yüzde 25’ine karşılık gelen 480 bin tonu küçükbaş hayvandan sağlanmaktadır. Ülkemizde et ve sütte arz sorunu yoktur. İhtiyaçlarımızı karşılayacak düzeyde olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Merkez Birliği olarak başta Bakanlığımız olmak üzere her platformda dile getirdiğimiz hayvancılığımızın sorunlarına ilişkin yem, çoban, ilaç, vb. girdiler ile mera sorunu ve desteklerin yeterli olmaması vb. konulardaki görüş ve önerilerimiz dikkate alındığı takdirde 58,4 milyon küçükbaş hayvan varlığımızı nüfus başına bir hayvan olacak şekilde artırmamız mümkün olacaktır. Dolayısıyla kırmızı et ihtiyacımızı karşılamamız yanında ihracat potansiyelimiz daha da artacaktır.
4- Hayvan varlığımız artacak mı? Hayvan varlığımızın artması, maliyetleri ve market fiyatlarını düşürür mü?
TUİK’in resmi verilerine göre son on yılda hayvan sayılarımız istikrarlı bir şekilde artış göstermektedir. Burada sektörümüzün değerlendirilmesini yapacak olursak 2012 yılında 36 milyon olan küçükbaş hayvan sayımız 2021 yılsonu itibarıyla 59 milyona yaklaşmıştır. Hayvan varlığımızın artması et ve süt arzını da artıracağından makro seviyede bir fiyat istikrarı sağlanacaktır. Ancak piyasaların tekelleşmesi ve marketlerinde bu tekelleşmenin içerisinde olması nedeniyle ürün arzında artış olmasına rağmen tüketiciye indirim olarak yansıması için etkin bir şekilde kontrol ve denetim mekanizmasının çalıştırılması gerekmektedir.
5- Sizin, et ve süt üreticilerinin maliyetlerinin düşürülmesi için önerileriniz neler?
Et ve süt maliyetlerinin oluşmasında en önemli unsur yem, mazot, elektrik, ilaç, işçilik gibi girdi kalemleridir. Girdilerdeki olası artışlar birim maliyetleri doğal olarak yükseltmektedir. Bu nedenle maliyetlerin düşürülmesi veya kontrol altında tutulması girdi fiyatlarındaki aşırı artışların önüne geçilmesi yanında yetiştiricilerin yeterince desteklenmesine bağlıdır. Diğer taraftan yetiştiricilerimizin maliyetlerini etkileyen en önemli girdi yemdir. Yetiştiricilerimiz yemde serbest piyasa şartlarının insafına kalmıştır. Dolayısıyla çiğ sütte açıklanan referans fiyat uygulamasının yem için de hayata geçirilmesini önermekteyiz. Yem fabrikalarının sürekli fahiş zamlar yaparak yüksek karlar elde etmelerinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Onun için Devletimiz yem için referans fiyatlarını açıklayarak etkin bir şekilde denetimini yapmalıdır diye düşünmekteyiz.
Ayrıca maliyetlerin düşürülmesi noktasında yetiştiricilerin kaba yem üretimine yönlendirilerek daha fazla desteklenmesi sağlanmalıdır.
Etiketler : Nihat Çelik